16 Haziran 2010 Çarşamba

I wanna do bad things to you!

True Blood denen şu lanet şey, hem beni etkiliyor, hem de eski anılarıma götürüyor. Bu yüzden, izlemesi tam anlamıyla işkence olan bir dizi bu benim için.

Lise 2'de iken, ortaokulda anlattığımdan daha psikopat bir insandım. Bir tür uyuşturucuyu denemişliğim bile vardı. Tek tük sigara içiyordum, metal kültürüne yeni yeni alışıyordum, girdiğim her ortamda dikkatleri kendi üzerime çekiyordum. Forumlarda bile bir hafta sonrasında mod olabiliyordum. Çünkü hep sinsi düşünürdüm, karanlıkta, bomboş bir "yoklukta" kalmanın her şeyden beni kurtardığına, gerçek huzuru bulmama yardım edeceğine inanırdım.

Bir gece, arkadaşımda kalma bahanesiyle çıktım. İzmir'de pek bilinmeyen, salaş ama güzel bir bara gittim. O zaman, istersem 20, istersem 15 yaşında gibi görünebiliyordum. Aynanın karşısında binbir türlü alıştırma yapmışlığım vardı.

Yalnız gidemeyeceğimi düşünerek, bir arkadaşımı aradım. Buluştuk, içeriye girdik. Çok zorlanmadık, çünkü okulda ders dinleyen, ergen, okul kıyafetleri içinde 17 yaşındaki "siyah", o psikopat kişiliğini kullanarak bu yerler için bilet satmıştı. Karşılığında da beleş içki içmişti. Ama o surat ifadesi, bir saniyeliğine bile değişmemişti.

İçeride, biz yaşlarda, ama bunu anlaması zor olan hatunlar yok değildi. Genelde üniversite öğrencilerinin geldiği bir yerdi, ama liseli gençlere de tolerans gösteriyorlardı. Kimisinin siki büyük, kimisi babyface, kimisi de benim gibi psikopattı. Toplum baskısını üzerinden atabilenler için bulunmaz şaheserlerdik. Yakışıklıydık, hızlıydık.

Orada bir hatunla tanıştım. Bizim okuldaydı, ama hiç görmemiştim. Bu kişiliğime bayılmıştı adeta, okuldaki çocuksu siyahı tanısa, "ezik lan bu" diye savardı kesin. Ama bu farklıydı, güçlüydüm. İstediğim herkes olabiliyordum.

Belli bir süre sonra, bu mekanın arkasında öpüşmeye başladık. Sırtımı tırnaklamaya başladı, bendeki psikopatın da eli armut toplamıyordu. Dudağını ısırdım.

Kan.

Koyu kırmızı.

Vampir!

Yavaşça akan kanı emdim. Hoşuna gitmişti. Çok kanamamıştı, ufak bir sıyrık. Ama tadı çok güzeldi. Tekrar buluşmak üzere sözleştik.

Bu olayın üzerine, saf benliğim kaldıramadı bunu. Ben böyle değildim, ne oluyor bana triplerine girmeye başladım. Okula gitmedim, kimseyle konuşmadım. Her gün ağladım. Ergenlik dönemi işte, daha çocuksun, ne işin var elin mekanında?

Bu olay da kötü anılarımın gerçekleştiği zamanlara denk geliyor. Bu dizi de, bunları hatırlattığı için işkence halini aldı bende.

Ha, yine olsa yine yapar mıyım? Bir dakika durmam.

Kan...

Tahrik edici...


Siyah. (Sigaram nerde layn?!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder